Efe&Aslı Aşkı Fan Club
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Gerçek AŞK Tek EFSANE..!!
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Gerçek Hikayeler

Aşağa gitmek 
4 posters
YazarMesaj
eylem.i
Site Admin
Site Admin
eylem.i


Mesaj Sayısı : 321
Ruh Hali : Gerçek Hikayeler Geveze10il5
Kayıt tarihi : 03/10/08

Gerçek Hikayeler Empty
MesajKonu: Gerçek Hikayeler   Gerçek Hikayeler Icon_minitime1Cuma Şub. 06, 2009 8:52 pm

Beğendiğiniz bizimle paylaşmak istediğiniz hikayeleri ekleyebilirsiniz Very Happy
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://efeasliaski.yetkinforum.com
yeliz05
Modaretör
Modaretör
yeliz05


Mesaj Sayısı : 109
Yaş : 35
Ruh Hali : Gerçek Hikayeler Melek10wp3
Kayıt tarihi : 06/10/08

Gerçek Hikayeler Empty
MesajKonu: Geri: Gerçek Hikayeler   Gerçek Hikayeler Icon_minitime1Cuma Şub. 06, 2009 9:19 pm

ben bu hiikayeyi çok beğendim paylaşmak istedim umarım sizlerde okur ve beğenirsiniz.

Güzel Bir Aşk Hikayesi!!

21 senelik evlilikten sonra "aşk ışıltısını" canlı tutmanın yeni bir yolunu buldum.
Bir süre önce, başka bir kadınla çıkmaya başladım ve bu aslında eşimin fikriydi.
Bir gün eşim, beni çok şaşırtarak:
"Biliyorum ki onu seviyorsun" dedi
Şiddetle itiraz ettim: "Ama ben seni seviyorum!!!"
"Biliyorum ama aynı zamanda onu da seviyorsun. Ona da zaman
ayırman gerekiyor"
Karımın, ziyaret etmemi istediği "öbür kadın", 19 yıldır dul olan annemdi.
İşimin yoğunluğu ve üç çocuğumun beklentileri sebebiyle annemi
görme fırsatım pek olamıyordu. O akşam annemi yemeğe ve
ardından sinemaya davet ettim.
Endişelendi ve hemen "İyi misin, her şey yolunda mı" diye sordu.
Annem de geç saatte gelen bir telefonun veya sürpriz bir davetin
mutlaka kötü bir anlamı olacağından şüphelenen tipte
kadınlardandı.
"Seninle beraber ikimizin biraz zaman geçirmemizin güzel
olacağını düşündüm" diye yanıtladım. Sadece ikimiz mi?" Biraz düşündü ve "Çok isterim" diye cevap verdi.

O Cuma, iş çıkışı onu almaya giderken kendimi biraz gergin hissediyordum.

Eve vardığımda fark ettim ki o da, randevumuzdan ötürü hafif gergin
görünüyordu. Kapısının önünde, paltosunu çoktan giymiş bir
şekilde bekliyordu. Saçlarını yaptırmıştı ve üzerinde babamla
kutladıkları son evlilik yıldönümlerinde giydiği elbise vardı.
Bana melekler kadar ışıltılı bir yüzle gülümsedi.

Arabaya bindiğimizde arkadaşlarıma oğlumla dışarı çıkacağımı söyledim ve gerçekten çok etkilendiler" dedi. "Randevumuzun nasıl geçtiğini duymak için sabırsızlanıyorlar."
Gittiğimiz restoran, çok şık olmasa da sevimli, sıcak ve
servisin kaliteli olduğu bir mekândı. Annemse, bir kraliçe edasıyla
koluma girdi.
Yerimize oturduktan sonra ona menüyü okumam gerekmişti, çünkü
küçük yazıları göremiyordu. Ben daha menünün ortalarındayken annemin
nemli gözlerle ve nostaljik bir gülüşle bana bakmakta olduğunu fark
ettim:

"Eskiden, sen küçükken, menüleri okuyan bendim, sense meraklı
bakışlarla beni dinlerdin" dedi. Ben de gülümsedim: "O zaman,
şimdi senin rahat rahat oturma sıran ve ben de okuyarak borcumu
ödeyebilirim" dedim.
Yemek boyunca muhabbetimiz çok güzeldi, sıra dışı hiçbir şey
olmadı ama eskilerden ve hayatlarımızdaki yeniliklerden
bahsederek kaybettiğimiz zamanın birazını telafi etmeye çalıştık.
O kadar çok konuştuk ve eğlendik ki film saatini kaçırdık. Akşam
annemi bırakırken;
"Seninle tekrar çıkmak isterim ama ancak bu sefer benim seni davet
etmeme izin verirsen" dedi ve bir akşam tekrar buluşmakta karar kıldık.
Eve geldiğimde eşim yemeğin nasıl geçtiğini sordu:
"Çok güzeldi"dedim. "Düşünebileceğimin çok üstündeydi".
Birkaç gün sonra annem aniden ciddi bir kalp krizi sonucu vefat etti.
Bu o kadar ani gerçekleşmişti ki onun için bir şey daha yapma şansım olmamıştı.
Birkaç zaman sonra evime,annemle yemek yediğimiz restorandan,
ödenmiş iki kişilik bir yemek faturası ve üzerine iliştirilmiş bir not yollandı:'Oğlum, bu faturayı önceden ödedim, çünkü seninle
kararlaştırdığımız randevu gününe gelemeyeceğimden neredeyse
yüzde yüz emindim. Yine de iki kişilik bir yemek ayarladım çünkü bu sefer eşinle beraber gitmenizi istiyorum. Seninle olan o günkü randevumuzun benim için ne anlam ifade ettiğini bilemezsin.

'Seni Seviyorum."

O esnada, "Seni Seviyorum" demenin ve hayatta değer verdiğimiz
o insanlara hak ettikleri zamanı ayırmanın önemini anladım.

Hayatta hiçbir şey ailenizden daha önemli değildir.
Onlara hakları olan zamanı ve ilgiyi verin çünkü böyle şeyleri erteleyebileceğiniz

"başka bir zaman"ı her istediğinizde yakalayamayabilirsiniz.
HAYATMIZDAKI EN DEGERLI AŞKIMIZ TÜM ANNELERE...


alıntıdır
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
yeliz05
Modaretör
Modaretör
yeliz05


Mesaj Sayısı : 109
Yaş : 35
Ruh Hali : Gerçek Hikayeler Melek10wp3
Kayıt tarihi : 06/10/08

Gerçek Hikayeler Empty
MesajKonu: Geri: Gerçek Hikayeler   Gerçek Hikayeler Icon_minitime1Cuma Şub. 06, 2009 10:58 pm

Akıllara durgunluk verecek nefes kesen bir hikaye

Bir Sizofreni hastasinin aci hüzün dolu AŞKI

Babam öleli 12 yıl olmuştu ve ben 20 yaşına geldiğimde babasız olmaının acısını artık çok daha iyi anlıyordum.
Annemle birlikte küçük ama mutlu bir dünya kurmuştuk kendimize.Mevsimlerden bahardı,sokaklarda parklarda dolaşıyordum.
Bu bahar daha bir çoşkulu hissediyordum kendimi.Birçok arkadaş edinmiştim.Mehmet,Can Canı'ın kuzeni Merve ve daha birçoğu...
Her gün belirli saatlerde buluşup eğlenceli dakikaler yaşıyorduk.Onlarla o kadar eğleniyordum ki işe dahi gitmiyordum.
Yine işe gitmediğim bir günde yalnız başıma dolaşırken arkadaşlarımla her zaman oturduğumuz parkta gördüm onu.O kadar güzeldi ki..
Bir süre çevresinde dönüp beni fark etmesini umdum ama bana hiç bakmıyordu.Tam umutsuzluğa kapılmışken son bir cesaretle yanına yaklaştım ve
"Oturabilir miyim?" diye sordum.Deniz mavisi gözleriyle bakıp ,küçük bir tebessümden sonra."Oturabilirsiniz" dedi.Kalbim heyecandan deli gibi çarpıyordu.
Ne söyleyeceğimi bilemiyordum.Sonra kısık bir sesle,"Adım Vedat," diyebildim.Bana dönüp "Nazlı" dedi.Bir süre sonra telefonlarımızı birbirimize verdik
ve ayrıldık.Akşsam olanları anneme anlattım.Annrm gözlerimdeki mutluluğu fark edince çok sevinmişti.
Arkadaşları bize davet ettim
İlerleyen günlerde Nazlı ile daha sık görüşür olduk. Zaman ilerledikçe ona daha çok bağyaaıyordum.O hayatıma girdikten sonra işe gitmeye bile başlamış,diğer
arkadaşlarımla da daha az görüşür olmuştum.Arkadaşlar sitem edince kendimi affettirmeye, onları akşsam yemeğine davet ettim. ve hazırlık yapmak için erkenden eve
gittim.Anneme arkadaşlarımın geleceğini ve güzel bir yemek yapmak için hazırlığa başlamamamız gerektiğini söyledim.Akşsam gelip çatmıştı.Kapı çaldı, hemen koşup açtım
.Arkadaşlar gelmişti.Onları salona alıp sofrayı hazırlamak için mutfaktaki anneme yardıma gittim.Sofra hazırlandıktan sonra salona geçip onları içeri çağırdım.
Arkadaşlarımı masaya alırken annemin bakşlarındaki korku ve şaşkınlık ifadesine bi anlam verememiştim.Tam arkadaşlarımı tanıtıyordum ki annem büyük bir feryatla
masadan ayrılıp gitti.Olanları bir türlü anlayamıyordum.Arkadaşlardan özür diledim ve yemeğe başladık.Yemeğin ve sohbetin ardından arkadaşlar gitti.Annemin odasına
olanları sorduğumda hiç cevap vermedi.Sadece yüzüme bakıp ağlıyordu.
Eve gelen misafir
Aradan 3 ay geçmişti. Arkadaşlarla ve özellikle Nazlı ile görüşmelerimiz iyice sıklaşmıştı.
Bir ara anneme sözü Nazlı'dan açıp onunla birbirimizi ne kadar sevdiğimizi ve evlenmek istediğimizi
anlattım.Annem mutlu olmamdan gülüyordu.Ama gözündeki korkuyu ve acıyı hissedebiliyordum.Öbür gün iş
dönüşü eve geldiğimde bir misafir vardı.Tanıştıkve annem o arada kayboldu.O adam bana tuhaf sorular
sorup durdu.1-2 saat oturduktan sonra annem gelip misafiri yolcu etti.Anneme gelenin kim olduğunu sorduğumda
doktor olduğunu söyledi."Yoksa hasta mısın?" dedim.Annem doktrun benim için geldiğini ve sadece genel bir
kontrol yaptırmak istediğini söyledi.Sabah erken kalkıp hastaneye gittik ve bir çok testten geçirildim.
Bir kaç saat sonra doktor gelip hiçbir şeyimin olmadığını söyledi ve annemi odasına çağırdı.Akşam eve
geldiğimde annemin gözleri ağlamaktan şişmişti.Ne olduğunu sorduğumda, "Bir cenazeye gittim,çok etkilendim,"dedi.

Artık Nazlı ile hemen hemen her gün görüşüyorduk.Her geçen gün ona olan aşkım içimden taşacak gibi oluyordu.Eve erken
döndüğüm bir gün misafirler olduğunu gördüm.kimse beni fark etmedi.Mutfağa gidip atıştırırken ister istemez konuşulanlara kulak misafiri
oldum.Konu bendim ve annemin niye böyle üzgün olduğunu o an anladım.Meğer hastane , doktor hep bu yüzdenmiş.Meğer ben şizofreni hastasıymışıım
adını bie bilmediğim bu hastalık beni hayal dünyasında yaşamama neden oluyomuş.Misafirler gidene kadar ortaya çıkmadım
Annem onları geçirince beni arkasında gördü ve "Birşey duydun mu?" der gibi yüzüme bakıyordu.Ona, "herşeyi duydum," dedim.
Kadıncağızın gözleri dolmuştu ve bana sarılarak ağladı.Ona üzülmemesini ve kendimi çok iyi hissettiğmi söyledim ama gerçekten korkmuştum.
Bana arkadaşlarımı davet ettiğm gün hasta olduğumu anladığını söyledi.Annemin anlattığına göre benim hiç arkadaşım yoktu.Eve davet ettiğim
kişiler tamamen hayal ürünüydü.Annemin hazırladığı sofrada sadece ben oturmuştum ve sanki arkadaşlarım varmış gibi saatlerce o hayali varlıklarla konuşmuştum.

Ya Nazlı da hayalse?
Hiçbirşey umurumda değildi.Her şey, bütün bir Dünya hayal olabilirdi ama ya Nazlı...Ya o da hayalse? Bu ihtimal beni delirtmeye yetiyordu.Annem birçok ilaç getiriyor ve
bunların rahatlamam için olduğunu söylüyordu.Ama ben zaten rahattım.İşten ayrıldım ve aradan 3 gün geçtikten sonra dışarı çıktım.Her zaman gittiğimiz parka gittim.Arkadaşlar yine
oradaydı.Aslında belki oradan hiç ayrılmamışlardı.Onlarla konuşurken parktaki diğer insanların alaylı alaylı güldüğü fark ettim.O gülen insanlara,"Siz gerçek değilsiniz!" diye bağırdım.
Ama onlar sadece gülüyorlardı.Peşimi bırakmalarını söyledim.Nereye gidersem onlarda benimle beraberlerdi.İlaçlar beni iyice dağıtmıştı.Düşüncelerimi toplayamıyordum.Arkadaşlar da yavaş yavaş
benden uzaklaşıyorlardı.Nazlı'yı aramaktan korkuyordum.Çünkü ararsam Nazlı diye birinin olmadığını anlayabilirdim.Bir gün dayanamayıp aradım ve her zamanki yerimizde buluştuk.Ona bir yandan
başıma gelenleri anlatırken diğer yandan da çevredeki insanları süzüyordum.Yine bana gülmelerinden korkuyordum..Eğer bana gülüyorlarsa bu Nazlı'nın olmadığını gösterecekti.Evet çevredeki
insanlar yine bana alaylı bakıyorlardı ama bu defa gülmüyorlardı.Nazlı olayı beni gün geçtikçe bitiriyordu.
Bir gün anneme Nazlı'yı eve getireceğimi söyledim.Annemin gözleri kocaman oldu.Yine bir hayali eve getireceğimden korkuyordu.Ama ben kendime güveniyordum.Nazlı bir hayal değil gerçekti.
Annem isteksiz olsa da benim ısrarımla kabul etti.Öbirgün Nazlı'yla buluştuk ve ona ,"Seni biraz sonra anneme götüreceğim," dedim.Nazlı çok telaşlandı.Hazırlıksız olduğunu söyledi ama ben ısrar edince
kabul etti.Artık geri dönüş yoktu.Biraz sohbetin ardından eve doğru yola koyulduk.Sokağa gelip eve yaklaştığımızda son bir kez kulağına eğilip "Seni çok seviyorum," dedim.Eve geldik,kapıyı çaldım.Annem
kapıyı açtığında ben önden girip ayakkabılarımı çıkardım ve Nazlı'yı içeri aldım.Anneme bakıp gözlerimle Nazlı'yı işaret ederken kalbim duracaktı sanki.Annemin gözlerindeki yaşı görünce olduğum yere yığıldım.
Demek yine hayaldi...Ama annemin ağzından çıkan şu kelimeler benim için o an bir dua kadar kutsaldı; "Hoş geldin, güzel kızım,,," Sad Sad

ALINTI.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mamix-34
Üye
Üye
mamix-34


Mesaj Sayısı : 34
Yaş : 35
Ruh Hali : Gerçek Hikayeler Geveze10il5
Kayıt tarihi : 05/02/09

Gerçek Hikayeler Empty
MesajKonu: Geri: Gerçek Hikayeler   Gerçek Hikayeler Icon_minitime1Cuma Şub. 06, 2009 11:35 pm

bir mahallede oturan küçük bir kız varmış,camda otururken karşı apartmana yeni taşınan bir adamı görmüş ve ozaman adama aşık olmuş.kız okadar kapılmışki adama kendini tutamıyormuş.gel zaman git zaman komşular evdeyken kız kalkıp bir tabak hazırlıyor ve sevdiği adamın kapısına gidiyor ilk defa kouşup yakından göreceği için heycanlymış,adam kapıyı açar

kız:iyi günler ben karşıı komşunuzum h.g mahallemize
adam:h.b küçüğüm,ne zahmet ettin

dedikden sonra kızın ümidi kesilmiş ''küçüğüm'' bu söz çok canını yakmış kızın ve hemen ordan eve gitmiş.herzaman camdan onun penceresine bakar ve her defasında onunla karşıaşır.adam anlar ama ne fayda.bir gün kız sabah uyanır ve dışardan gelen sesleri duyar camdan bakar karşı apartmana ambulans itfaye polis doluşmuşlar hemen aşağı koşar ve kalabalığa girer kalabalıkdan bir kadın;

adam birini sevmiş sevdiği ölmüş,birini sevmiş oda intihar etmiş şimdide kendisi yazık daha çok gençdi

kız acaba omu derken polislerin arasından sıyrılır ve eve girer kızın gözüne bir yazı takılır ve oraya bayılı verir yazan yazı şu;

BARİ SEN ÖLME KÜÇÜĞÜM.....
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
gül60
Üye
Üye
gül60


Mesaj Sayısı : 9
Kayıt tarihi : 05/02/09

Gerçek Hikayeler Empty
MesajKonu: Geri: Gerçek Hikayeler   Gerçek Hikayeler Icon_minitime1Cuma Şub. 06, 2009 11:53 pm

Bu olay Kayseri Bünyan ilçesi sinirlari içerisinde yaşanmıştır ki , olayin kendi Alfred Hitchcock'un meşhur korku filmlerini bile çok gerilerde birakir.

Kendisi Bünyan'li olmayan, politika ile de ugrasmis ve halen Kayseri'de isadami olan birisi, Bünyan kiyiciginda, Kayseri Malatya kara yolu üzerinde, lokantasi olan bir benzin istasyonuna gider ve
orada alabalikla bir ufak raki ister.

Dönüste yürüyüş mesafesindeki Bünyan'a gitmek için meyhanemsi lokantadan çikar ki, dışarısı hem zifiri karanlik ve hem de korkunç bir kar-tipi firtinasi başlamıştır. Benzin istasyonuna yaklaşık 300 metre mesafedeki Bünyan'a dönüş için yol kenarina varir.

Oradan geçen bir arabaya binip, Bünyan'a ulaşma derdindedir. Firtina daha da şiddetlenir, bir-kaç adim ötesini bile görememektedir.
Gelip-geçen bir araba da yoktur. Nihayet karanliklar içerisinde, hayalet gibi yavaş yavaş yaklaşan bir arabanin farlarini fark eder. Arabanin, tam önünde yavaşlamasıyla birlikte hemen arka kapiyi açar ve arabaya biner.

Kapiyi kapatir, araba yeniden hareket eder. Içeridekilere merhaba demek ister ama o da ne? Araba da kimse olmadigi gibi,direksiyonda da kimse yok.

Birden panige kapilir. Korkuyla,hemen arabadan atlayip, oradan koşarak uzaklaşmak ister ama hem araba hizlanmış hem de korku ile dizleri bağlanmış, hareket edemez hale gelmiştir. Araba keskin bir viraja dogru yaklaşır. Adam dua etmeye başlar. Tüm günahlari için tövbe eder.
Arabayi durdurmasi için Allaha yalvarir. Tam bu esnada, pencereden bir el uzanir ve direksiyonu kivirarak, sert virajdan arabanin dogru yola dönmesini saglar. Her tehlikeli dönemece yaklaştıkça, Allah'a yalvarışı ve yakarışı artar ve her seferinde de bir el dışarıdan uzanip,direksiyonu çevirir.

Sonunda kendisini biraz toparlar, aklini toparlamaya çalışır, ayaklarini kimildatir.

-Ya Allah koru beni...deyip, kapiyi açmasiyla birlikte, kendisini arabadan dışarı fırlatır. Birkaç takla attiktan sonra, şarampolde kendisine gelir.

Defalarca üç Külfü-bir Elham okuyup, Bünyan'a yürüyerek ulaşır ve kahvehaneye girer.

Üstübaşı islak haldedir. Kendisini taniyanlar hemence sobanin başına alirlar. Eline bir çay verirler. Bir müddet sonra kendisine gelip, sesi titreyerek, başına gelen doga üstü ve korkunç olayi anlatir. Olayi dinleyenler inanmak istemeseler de,anlatan kişinin akli başında ve toplumsal sorumluluk taşıyan bir pozisyonda oldugunu bildiklerinden, herkeste derin bir sessizlik oluşur.

Yaklaşık yarim saat sonra, ayni kahvehaneye Koyunabdal Köyü'nden iki kişi girer. Bir masaya oturur ve iki duble çay söylerler. Bu arada, gelenlerden birisi, digerine şunlari söyler :









"-Hasan Yildiz baksana,şu sobanin başında oturan geri zekali bizim araba yolda kalinca biz arabayi iterken, arabaya binip inen adam degil mi?"

alıntıdır....
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mamix-34
Üye
Üye
mamix-34


Mesaj Sayısı : 34
Yaş : 35
Ruh Hali : Gerçek Hikayeler Geveze10il5
Kayıt tarihi : 05/02/09

Gerçek Hikayeler Empty
MesajKonu: Geri: Gerçek Hikayeler   Gerçek Hikayeler Icon_minitime1C.tesi Şub. 07, 2009 9:48 am

istanbul'un mutevazi bir mahallesinde oturan bir aile vardır ve ailenin tek oğlu rahatsızdır ama çocuğun (murat) haberi yokdur rahatsız olduğunudan birgün doktora giderken annesine
murat:anne ben 19 yaşına geldim ama hala hastaneye gidiyoruz neyim var 6 senedir söylemediniz
anne:oğlum birşeyin yok biraz ağır bir hastalık geçirdin geçmişde onun izleri varmı yokmu onu kontorl ettiricez
murat:iyi madem öyle (sıkkın sıkkın yürürler)
hastanede doktor gerekli herşeyi yapar ve murat'ı dışarı alır odada olan annesine
doktor:malesef kanser kan kanseri Sad
anneferyat etmeye çalışır ama doktor ağzını tutarak
doktor:sakın feryat etme oğlun duymasın yoksa yıkılır ve %1 bile olsa iyileşme şansı olmaz
anne:ağlıyarak... tamam doktor bey ama nasıl olucak ben oğlumun hergün ölecek düşüncesiyle nasıl yapıcam
doktor:o allaha kalmış sen metin olucaksın ve oğlunun mutlu olmasını sağlıyacaksın
anne:tamm der ve çıkar
murat kapıdadır ve annesinin gözleri kızardığını görür ve sorar
murat:neoldu anne neden ağladın
anne:yok bişey oğlum doktorun odasında konuşurken gözüm kaşındı ondandır
murat:anne kötü birşey yok demi iyiyim yani
anne:evet oğlum çok şükür der (ama içi içini yer)
eve gelmek üzere olduğu zamanda sokağın başında bir cd'ci görür ve içerde duran kızı gördüğü an gözlerinde bahar havası eser annesi bunu fark eder ve ;
anne:oğlum hadi bir film alda evde beraberce izliyelim
murat:hee neoldu anne nededin
anne:(hafif tebessümle) oğlum cd diyorum alda izliyelim
murat:tamam sen eve git ben geliyorum
anne:tamam oğlum hadi
murat içeri girer slm verir bir filim secer ve ücreti ödemek için kasaya gelir kıza
murat:nekadar acaba
kız(seda):5 lira,paket yapayımmı istemisiniz
murat:tabi buyrun
seda peketi ayarlar ama murat fark etmeden içine not koyar
seda:buyrun iyi seyirler
murat:sağolun bu arda adım murat
seda:benimde seda
murat:memnun oldum seda artık burada olduğunuza göre sık görüşüceğiz demektir Wink
seda:bende memnun oldum murat bey zevkle
murat dükkandan çıkar içi içine sığmaz hemen eve gidip uzanmak ister ve sedayı düşünmek ister eve gelir kapıyı çalar ama açan olmaz kendi anahtarıyla açar kapıyı ve içeri girer
murat:anneeee anneee
murat annesine seslenir ama annesi çokdan yatmıştı.anneside muratın cd almasına değil kızla sohbet edip arkadaş olmasını istemiştir ama murat anlamaz.murat hemen odasına gider cd atar masanın üstüne ve kızı düşünür.bu olay yaklaşık bir ay sürer murat hergün bir cd alır ve atar masanın üstüne cd almak değil amaç amaç sedayı görmek.aradan geçen 1,5 ay sonra murat ağır hastalanır ve annesi olayı bildiği için ağlar ama murat kızar;
murat:neden ağlıyorsun ölmedim yaaa
anne:oğlum anneyim ben napim dayanamıyorum ağlıyı veriyorum hemen
murat:ağlama bak iyiyim,anne benim dışarı çıkmam lazım
anne:oğlum ne dışarısı hastasın bak yat dinlen
murat:ama çıkmam lazım
murat dışarı çıkıp bir cd daha almak ister yani sedayı izlemek onu görmek ister ama çıkamaz annesi izin vermez.anne mutfakta yemek yaparken murat'a seslenir
anne:oğlum murat sana salata yapayımmı
muratdan ses çıkmaz anne tekrar seslenir
anne:murat oğlum sana diyorum salata yapayımmı
muratdan yine ses çıkmayınca annesi panikle odaya dalar ve oğlunun soğuk bedeniyle karşılaşır ağlar feryat eder isyan eder ama ne fayda oğlu ölmüştü.cenazesini kaldırırlar anne aradan geçen bir ay boyunca murat'ın odasına girmemiştir,ama temizlemesi lazımdır ve odaya girer önce etrafa bakar ağlar ve masada pakat yığıntılarını görür merakla içine bakar paketlerin ve hepsinin içinden bir not çıkar notlar şöyle;

sizi gerçekden tanımak isterim eğer sizde isterseniz.....
murat bey sizinle daha detaylı konuşup tanışmak iseterim....
murat bey bana neden cvp vermediğinizi merak ediyorum....
murat ben seni seviyorum.....

bir çok not çıkar hepside sedadan gelmiştir ama murat göremediği için ve cd paketlerine bakmadığı için bilememiş içinde sedanında onu sevdiğini belkide seda ile sevgili olsalardı daha mutlu ve yaşama şansı dahada artardı ama nafile ecel murat'ı sedaya kavuşmadan almıştı.annesi yatağın kenarında bir not bulur ve not'u alır ve okur;

ANNE BEN HERŞEYİ DOKTORLA SİZ KONUŞURKEN ÖĞRENDİM AMA SANA BELLİ ETMEDİM,KANSER OLDUĞUMU SENDEN BİR RİCAM VAR SEDAYA CD'Cİ KIZA ONU NEKADAR ÇOK SEVDİĞİMİ SÖYLERMİSİN.....
HAKKINI HELAL ET.... MURAT

muratın ölmeden önceki son cümleleri SadSadSadSad
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mamix-34
Üye
Üye
mamix-34


Mesaj Sayısı : 34
Yaş : 35
Ruh Hali : Gerçek Hikayeler Geveze10il5
Kayıt tarihi : 05/02/09

Gerçek Hikayeler Empty
MesajKonu: Geri: Gerçek Hikayeler   Gerçek Hikayeler Icon_minitime1Salı Şub. 10, 2009 8:36 am

alıntı :

iki sevgili gezmek amacı ile morsiklet'le yola çıktılar yolda motoru kullanan genç'de kask var ama kızın kask'ı yokdu bir süre sonra kıs sevgilisine ;

kız:sevgilim biraz yavaşlarmısın korkuyorum
genç:bir şartla kaskı başımdan çıkar ve kendin tak
kız:ama sen kasksız süremezsin
genç:sen dediğimi yap yoksa yaaşlamam
kız mecburen kaskı çıkarır sevgilisin başından ve kendisi takar ama genç yine yavaşlamaz bu sefer kız yine ;

kız:sevgilim hadi yavaşla korkuyorum bak
genç:beni sevdiğini söyle yavaşlarım
kız:bağırarak seni çoook seviyorum

ama genç yine yavaşlamaz bu sefer kız yine sevgilisini uyarır ;

kız:sevgilim hadi korkuyorum lütfen
genç:bana sıkıca sarıl ama çok sıkı

bu sözlerin devamı yok ertesi gün gazetelerde yazan haber ;

otoyolda motorsikletle seyahyat halindeki motor frenlerinin patlaması üzere kaza yaptı kazada motor sürücüsü genç hayatını kaybetti sevgiliisi olarak tahmin edilen genç kız ise ağır yaralı;


yani olay açık genç frenlerin boşaldığını fark etti ve sevgilisinin hayatını kurtara bilmek için önce kendi kask'ını verdi son birkez nekadar sevdiğini duymak istedi ve kızın kurtulmasını istediği için kendisine sarılmasını istemiştiki etrafa savrulup daha fazla yaralanmasını istememişti ve olayda aşık genç sevgilisi kurtulsun diye hayatını feda etti........
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
yeliz05
Modaretör
Modaretör
yeliz05


Mesaj Sayısı : 109
Yaş : 35
Ruh Hali : Gerçek Hikayeler Melek10wp3
Kayıt tarihi : 06/10/08

Gerçek Hikayeler Empty
MesajKonu: Geri: Gerçek Hikayeler   Gerçek Hikayeler Icon_minitime1Cuma Şub. 13, 2009 5:31 pm

Bir baba ve çocuğu parkta yürüyorlardı. Çocuk şımarıkça babasını çekiştiriyordu. Ne görse almak istiyor, babası da onu hiç kırmıyordu.
-Ben biricik oğlumu üzer miyim hiç!
Her istediğine kolayca ulaşan bir çocuğun nasıl doyumsuz olacağını ve büyüdükçe ya bencil ya da en ufak bir sorunda mutsuz, asabi olacağını düşünmüyordu bile.
Çikolata, dondurma oyuncak derken, çocuğun gözü yemyeşil dallara konan-kalkan güzel kuşlara takıldı. Babasının çocukluğunda yaptıklarıyla ilgili anlattıkları aklına geldi;
-Baba sen çocukluğunda sapanla kuş avladığını söylemiştin ya!
-Evet, köydeyken sapanla çok kuş avlamıştım.
Çocuk ağaçtaki kuşları gösterdi;
-Ben de senin gibi avlamak istiyorum.
Adam güldü;
-Yok be oğlum, burda görürlerse kızarlar.
-Bana ne, ben de sapanla kuş avlayacağım.
Adam bir iki vazgeçirmek istedi ama şımarık yetiştirdiği çocuğunun vazgeçmeyeceğini hemen anladı.
-Tamam, ben çevredeki oyuncakçılarda sapan var mı bir arayım. Bu arada sen dedenin yanına git otur ama kesinlikle dedene anlatma. Deden çocukluğumda bir gün kuş avladığımı duyunca çok kızmıştı bana, iyi bir de dayak atmıştı.
Çocuk istediğine kavuşacak olmanın sevinciyle dedesinin yanına koştu, oturdu. Babasının nereye gittiğini soran dedesine sadece "Bana oyuncak almaya gitti. " dedi. Parktaki güzel havayı içine çeken, kuş seslerini dinleyip huzur bulmaya çalışan dedesi de başka bir şey sormadı, sustu.
**** ****
Az sonra babası gelmişti. Dede görmeden çocuğa göz kırpıp cebindeki şişkinliği işaret ettikten sonra;
-İstediğin oyuncaktan kalmamış oğlum. Gel seninle biraz da ağaçların arasında yürüyelim.
Çocuk sevinçle babasına koştu. Dedesi "istediği oyuncak alınmayınca ortalığı birbirine katardı bu çocuk. Büyümeye mi başladı nedir!" diye düşündü, fazla üzerinde durmadı.
Çocukla uzaklaşan baba fısıldadı;
-Ortalık yerde sapan kullanırsan herkes kızar. Hem ağaçların arasında daha çok kuş vardır.
**** ****
Dede oğluyla, torununun arkasından baktı; "Uslanıyor kerata uslanıyor. " diye mırıldandı. Sonra yine çevreyi seyre daldı. Birden gözleri bir renkli kuşa takıldı; "-Alaca serçe. " Yüzünde bir sevinç dalgası dolaştı. " -Nadir kuş, çocukluğumdan beri görmemiştim böyle rengarenk serçelerden. " Yüreğinde bir heyacan duydu, ayağa kalktı. Çocukluğundaki gibi kuşların peşisıra koşmak istiyordu sanki. Hatıraları da o kuşla gökyüzünde kanat çırpıyordu. "-Alaca serçe. Hey Allahım, şu işe bak hele, dağda bayırda zor rastladığım serçe, bu parkta ha!". Kuşu takip ederken, kuşun dallar arasında bir yuvaya yaklaştığını gördü. Yüreği pırpır etti. Yuvada da bir dişi kuş vardı. Sanki, ağzında yemle gelen erkek kuşu karşılamak ister gibi sevinçle havalandı.
İhtiyar adam rahatsız etmemeye çalışarak, biraz daha yaklaştı. Onların bu sevincine ortak olmak ister gibiydi.
Yuvanın olduğu ağaca epey yaklaşmıştı, sevinçle kuşlara başını çevirmişti ki, dişi kuş göğsüne isabet eden bir taşla, acı çığlıklar atarak havada çırpınmaya başladı.
İhtiyar adam, kalbinin sıkıştığını, gözlerini yaşardığını hissetti. Kuşun çırpınarak gittiği yöne koştu. Kuş, parkın ortasına düşmüştü. İhtiyar adam yaşaran gözlerini silmeye çalışırken, erkek kuş çırpınarak ölen dişi kuşun yanına kondu.
Her zaman insanlardan kaçan erkek kuş, o anda yakındaki insanları görmüyor gibiydi.

Eşinin yanına inmiş, bağırarak onu uyarmaya çalışıyor. Öldüğüne inanmıyormuş gibi sanki "Kalk insanlar geliyor" diye bağırıyordu.
Kuşun bağırışlarına toplananlar, saygı ve acı dolu bir şekilde uzakta durdular. Ortalıkta kuşun feryadından başka ses duyulmuyordu. Kuş gagasıyla eşini kaldırmak istiyor, itekliyor, çekiştiriyor, bağırıyordu.
Yaşlı adam torunuyla, oğlunun koşarak ağaçların arasından çıktıklarını gördü. Yüzlerinde ilk gördüğü gülüş ve torununun elindeki sapan herşeyi anlatıyordu. uzandı sapanı alıp, kırdı. oğluyla torununu ağlayan serçeyi görmeleri için, öne doğru itekledi. Torununa hiç bir şey söylemedi ama gözü yaşararak oğluna söylediklerini, torununun da duyacağı yükseklikte söyledi;
-Eşini kaybeden şu kuşun feryadını dinle önce, sonra da yuvada açlıktan ölecek yavruları düşün ve azcık vicdanın varsa utan. Çünkü ben senin bu yaptığından utandım.
Şımarık torun, dedesinin ilk defa ağladığını görüyordu. Erkek kuşun feryadları karşısında kendisi de, belki ilk defa şımarıklıktan değil, kalbinde başka bir canlı için duyduğu üzüntüden ağlıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Gerçek Hikayeler
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» hikayeler

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Efe&Aslı Aşkı Fan Club :: Eğlence :: Şiirler Ve Gerçek Hikayeler-
Buraya geçin: